Kapat sites icon close
Search form

Ülke sitesini ara

Ülke profi̇li̇

Ülke web si̇tesi̇

Eritreli Mülteci Gebre’nin Destansı Hikayesi

Eritreli Mülteci Gebre’nin Destansı Hikayesi

19 Şubat 2017 Ayrıca şu dillerde de mevcut:

Kızlarının ölümüyle yıkılan genç Eritre’li çift Gebre ve Teka, çektikleri ızdırap ve sefaleti bitirme umuduyla ülkelerinden kaçmaya karar verdi.

MAI-AINI MÜLTECİ KAMPI, Etiyopya, 4 Mayıs (UNHCR) - Bir önceki gün kızlarının ölümü ile sarsılmış olan aile, geceyarısı sınırı geçti. Çiftin iki yaşındaki kızları Arsama grip nedeniyle öldü. Kızlarının cesedini yaktıkları gecenin ertesinde, 28 yaşındaki Gebre ve 25 yaşındaki eşi Teka birlikte Etiyopya’ya gitmeye karar verdi.   

Arsama’nın ölümü kaçma nedenlerinden sadece biriydi. Gebre yedi yıl boyunca –on yıllık zorunlu hizmetin bir parçası olarak- görev yaptığı uzun askerlik döneminden artık bıkmıştı. Bu hizmetin karşılığında ailesini geçindirebilecek kadar bir para bile almıyordu. Bu açıdan bakıldığında bu uzun ve sıkıntılı dönemin bir sonu yokmuş gibi geliyordu.

Genç çift verdikleri karar sonucu bir gece yarısı ay ışığının altında sınırdan geçtiler. Planları ilk başta Sudan’a gitmek, orada bir süre kaldıktan sonra Etiyopya’ya geçmekti. Gebre’nin dağlardaki sınırın nasıl aşılacağını bilen ve Eritre devriyesinden de kaçarak onlara rehberlik eden bir arkadaşı vardı. Genç aile şafakla, yolculuklarının diğer kısmında başka bir grup oluşturmayı planladıkları yer olan Sudan’ın doğusundaki Shagarab mülteci kampına doğru yürüdüler.

Her yıl binlerce Eritre’li mülteci Sudan’a ve oradan da Etiyopya’ya gitmek için girişimde bulunuyor. Bir çok kişi bu girişimin sonunda Mısır’a, İsrail’e, Fas’a ve hatta Avrupa’ya ulaşmayı başarırken, bazı yolculuklar da hüsranla sonuçlanıyor. Etiyopya’daki Mai-Aini ve Adi-Hirush kamplarında Mısır yetkileri tarafından geri gönderilen Gebre ve Teka’nın da içinde olduğu 400’den fazla kişi bulunuyor. 

UNHCR yolculuğunu tamamlayamayanların ya çölde açlıktan öldüğünü, ya nehri geçerken boğulduğunu ya da kaçakçılar tarafından öldürüldüğünü düşünüyor. “Sınırdışı edilenler aslında şanslı olanlar” dedi UNHCR Kuzey Etiyopya ofis başkanı Michael Owor. “Eminim ki bir çok mülteci yalnızca ölüyor”

UNHCR çalışanları Etiyopya’dan bir başka üçüncü dünya ülkesine doğru tehlikeli bir yolculuğa çıkmayı göze alan mültecilerin sayısının çok fazla olduğunu açıkladı. Son raporlara göre geçtiğimiz günlerde çok fazla kişi Etiyopya’daki Shagarab kampına ulaştı.

UNHCR Alan Koruma Görevlisi Benoit Hamanyimana “İlk seferinde Etiyopya’ya ulaşmayı başaramayanlar bunu tekrar ve tekrar deniyorlar” dedi. “Onlar her şeylerini kaybettiklerini ve artık kaybedecek bir şeyleri kalmadığına inanıyorlar. Bizim yapmamız gereken onlara psikolojik destek olmak, onları geçimlerini sağlayacakları programların içine almak ve böylece kendi potansiyellerini fark etmelerini sağlayarak durumlarını dengede tutmak”.

Kaçakçılar da mülteci kamplarına sızarak genellikle kişileri para karşılığı üçüncü ülkelere kaçırmayı teklif ediyor. Bir defa Etiyopya yetkilileri kaçakçılara yardım ettiklerinden şüphelendiği bir yardım ekibini tutukladı.

Bir çok açıdan Gebre ve Teka’nın yolculuğu sıradandır. Yolculuklarının başlangıcından bir buçuk saat sonra bir kamyona binmeye zorlandılar, kendilerini serbet kalmaları için 3.000 dolar fidye talep eden bir grup kaçakçının elinde buldular. Gebre “Kaçakçılar bize eğer istedikleri parayı bulmazsak bizi plastik bir şeye sararak yakacaklarını söylediler. Onlar bana vurdu ancak bu çok hızlı değildi. Karıma vurmaları ise onun sırtında bir yara izi bırakacak kadar sertti” dedi.

10 gün boyunca tehditler devam etti. Gebre onlara gerçeği yani verecek paraları olmadığını anlattı. Gebre “biz kaçmaktan başka bir şey düşünmedik ya da ikinci seçeneğimiz bekleyip neler olacağını görmekti” dedi.

Gebre ve karısı kaçmamalarına rağmen öldürülmediler. Bunun yerine satıldılar ve satıldıkları yer olan Mısır’ın Sina yarımadasına gitmeye zorlandılar.

Az miktarda pirinç ve lapayla beslendikleri bir yere götürüldüler. Götürüldükleri yerde yaklaşık 35 tutsak daha vardı. Sudanlılar, Somalililer ve Etiyopyalılar sessizce oturuyorlardı. Çünkü her biri biliyordu ki eğer konuşurlarsa, ölürülecekler.

Onlara 6.000 dolar vermeleri aksi halde öldürülecekleri söylendi. Gebre ve Teka kendilerine söylenenlere inandı. Gebre2ye bir telefon verdiler ve ona Eritre’deki ailesini aramasını söylediler.

O kendisine söyleneni yaptı, akrabaları bu parayı ödeyebilirdi ama bundan daha fazlası vardı. O başkalarından yardım dilenmek zorundaydı. Pazarlıklar beş haftadan uzun sürdü. Belirlenen fidye ödendikten sonra, kaçakçılar genç çifti çölün ortasına bıraktılar.  

Gebre, “ben hiçbir zaman Mısır’a gitmek istemedim. Ben hiç bir zaman İsrail’e gitmek istemedim. Ancak biz Mısır’da kaldığımız sürece kaçakçılarla karşılaşacaktık, bu nedenle İsrail’e nasıl gidebileceğimizi araştırmaya başladık”

Havada birkaç el silah sesi duyuldu. Mısırlı bir kabile reisi Gebre ve Teka’yı işaret etti. Gebre sırtının alt kısmından vuruldu. Teka da diğer bir atışla kolundan yaralandı.

Yaralarının kadın bir doktor tarafından tedav edildiği Sinai’deki bir hastaneye kaldırıldılar. Gebre bu kadın doktorun sayahatleri boyunca onlara nazik davranan tek kişi olduğunu aöyledi. bir ay sonra, Mısır’da bir hapishaneye götürüldüler. Gebre ceza evini hiçbir şeyin görülmediği yerin altındaki ve karanlık bir mekan olarak tasvir ediyor. “kadın ve erkekler olarak iki gruba ayrıldığımız için eşimle konuşamıyordum”

Gebre buradaki hatıraları hakkında düşünürken, “kendinizi aklınızı kaybediyor gibi hissediyorsunuz. Orada geçirdiğim süre boyunca ailemi ve benim için yaptıkları şeyleri, aldığım kurşun yarası yüzünden nasıl çaresiz bir durumda olduğumu, eşimin de yaralı olduğunu ve böyle bir durumda nasıl kendine bakacağını düşündüm”

Gebre, düşüncelerinin tüm bunlardan sonra kaybettiği kızı Arsama’ya kaydığını anlattı. “Onun bu genç yaşında nasıl hayata veda edebildiğini düşündüm. Eğer yaşasaydı bana ne derdi? O şu an muhtemelen ne kaybettiğimizi ve ne yaptığımızı anlamak için hala çok genç olurdu”

Sonuçta, nazik bayan doktor genç çiftin yaralarını kontrol etmek için hapishaneye geldi. Yaralarını kontrol ederken, geri döneceğini söyledi. Birkaç ay sonra geri döndüğünde ise yanında Cairo’daki Etiyopya büyükelçiliğinin temsilcisi vardı. Temsilci çiftin fotoğrafını çekip ve adreslerini alırken, doktor Gebre’ye onların Etiyopya’ya uçuş biletlerini ödediğini söyledi.

Zorluklarla geçen bir yıldan sonra, Gebre ve Teka oğulları Samuel ile birlikte Mai-Aini’deki mülteci kampında yaşıyorlar. Gebre duygularını “Oğlumu düşünüyorum ve bu bana umut veriyor. Umut ediyorum ki oğlum okula gidecek ve sorumluluk sahibi bir insan olacak. Ve bir gün ben artık yaşlı bir adam olduğumda, bana oğlum bakacak” diyerek ifade etti.

Greg Beals, Mai-Aini Mülteci Kampı, Etiyopya