Suriyeli mülteci aile Türkiye'deki depremlerin ardından İspanya'da hayata yeniden başlıyor
Suriyeli mülteci aile Türkiye'deki depremlerin ardından İspanya'da hayata yeniden başlıyor

Suriyeli mülteci aile, Türkiye'nin güneydoğusunu vuran yıkıcı depremlerde her şeyini kaybettikten altı ay sonra İspanya'nın Sevilla şehrinde yeni bir hayat kuruyor.
O gün, Ali Al-Ahmad için sıradan bir pazardı. İzinliydi ve Gaziantep’teki evinde ailesiyle vakit geçiriyordu. 45 yaşındaki Ali, eşi Zahida ve dört çocuğunun Suriye'nin Halep kentinden kaçmak zorunda kalmaları 10 yıl olmuştu ve bu süre zarfında hayatlarını yavaş yavaş yeniden inşa etmişlerdi. Çocukları okula gidiyordu, Ali ise bir giyim fabrikasında çalışıyordu. Onlara ev sahipliği yapan ülkede büyük bir çabayla yeni bir yuva kurmuşlardı. Başardıklarıyla gurur duyuyorlardı.
Ancak ertesi gün, 6 Şubat sabahı saat 4:16'da Al-Ahmed ailesi başka bir felaketle karşı karşıya kaldı. Bu sefer evlerini yıkmakla tehdit eden bombalar değil, depremdi. Ali o anları şöyle anlatıyor, "Bir anda, 16 saniye içinde her şey gitti. Korkunçtu. Her an ölebileceğinizi hissediyorsunuz. Bina titriyordu, insanlar bağırıyordu... ama bir şekilde çocukları toplayıp binadan çıkarmayı başardım”.
Türkiye'de son yüzyılda kaydedilen en yıkıcı depremler olan Richter ölçeğine göre 7,8 ve 7,5 büyüklüğündeki iki deprem ve artçıları, 1,7 milyonu mülteci olmak üzere 15 milyon insanın yaşadığı bir bölgeyi etkiledi. Türkiye'nin güneydoğusunda ve Suriye'nin kuzeyinde 55.000'den fazla insanın ölümüne yol açan doğal afet, toplulukları kışın ortasında etkilerken milyonlarca insanı evsiz bıraktı.
Ali ve ailesi bir istisna değildi. Depremden sonra kendilerini Türkiye’nin sert kışında küçük bir çadırda yaşarken buldular. Ekmek, bisküvi, kuruyemiş ve ara sıra dağıtılan sıcak yiyeceklerle beslenirken, birlikte ısınmaya çalıştılar.
Ali, bir gün ailesiyle birlikte çadırın içindeyken, BM Mülteci Örgütü, UNHCR’den bir telefon aldı. Ahmet o anı hatırlıyor, "İspanya'ya yerleştirilmek üzere seçildiğimizi söylediler. Etrafıma baktım, çocuklarımı ve karımı gördüm; yine her şeyimizi kaybetmiştik ama gelecek için umut vardı. Bu durumdayken birinin size ulaşması ve size yardım etmek istemesi inanılmaz bir duygu".
Depremlerden sadece bir ay sonra, 4 Mart'ta Ali ve ailesi, depremzede mülteciler için Türkiye'den kalkan ilk acil üçüncü ülkeye yerleştirme uçuşuyla İspanya'ya vardı. İspanya, felaketten etkilenen mülteciler için üçüncü ülkeye yerleştirme süreçlerini hızlandırma konusunda UNHCR’nin devletlere bulunduğu talebe yanıt veren ilk ülke oldu. Türkiye'den ilk uçuşun ardından gerçekleşen diğer uçuşlarla beraber yaklaşık 300 mültecinin İspanya'da yeni bir hayata başlaması sağlandı. Bu yeniden yerleştirme, İspanya Devleti’nin bu yıl için 1.200 mülteciyi yeniden yerleştirme taahhüdünün bir parçasını oluşturuyor.
Mültecilerin üçüncü ülkeye yerleştirilmesi, 2014 yılından bu yana dünyanın en büyük mülteci ve sığınmacı nüfusuna ev sahipliği yapan Türkiye gibi ülkelerle dayanışmanın ve sorumluluk paylaşımının somut bir ifadesidir. Ayrıca, Ali'nin ailesi gibi hassas durumdaki aileler için hızlı çözümler sunmaktadır.
Al-Ahmad ailesi şu an Kapsama, Sosyal Güvenlik ve Göç Bakanlığı tarafından yönetilen ve çocukların okula başladığı Sevilla şehrindeki mülteci kabul merkezinde yaşıyor. Ailenin savaştan ve depremden sağ kurtulup her ikisinde de sevdiklerini kaybettikten sonra merkezde kalması, travmalarını atlatmalarına yardımcı oluyor. Ali şunları belirtiyor, "Oğullarımdan biri hâlâ kabus görüyor ve sık sık gecenin bir yarısı çığlık atarak uyanıyor”. Merkezin profesyonel ekibi, ailenin temel ihtiyaçlarını iki yıla kadar karşılamanın yanı sıra, İspanyol toplumuna entegre olmalarına ve kendi ayakları üzerinde duran bağımsız bireyler olmalarına yardımcı olmak için onlara psikososyal destek, İspanyolca dersleri, idari ve iş oryantasyonu sağlıyor.
Ali sıfırdan bir hayata başlamanın zorluklarını çok iyi biliyor. Ancak artık tüm enerjisini İspanyolca öğrenmeye ve ailesinin merkezden ayrılıp eve taşınabilmesi için bir iş bulmaya harcıyor. Ali şunları ekliyor, "Yaşlanmama rağmen hala genç bir adamın kalbine ve zihnine sahibim. Burada hayatı yeniden inşa etmeye, çalışmaya ve çocuklarımı eğitmeye kararlıyım. Hayallerime odaklanmak ve onları gerçekleştirmek istiyorum”.