Kapat sites icon close
Search form

Ülke sitesini ara

Ülke profi̇li̇

Ülke web si̇tesi̇

Suriyeli doktor sürgünde görevinin başında - Söyleşi

Suriyeli doktor sürgünde görevinin başında - Söyleşi

11 Mart 2013 Ayrıca şu dillerde de mevcut:

Yazı, 11 Mart 2013

Geçen Mayıs ayında Kuzey Irak’a giden Hassan, Domiz mülteci kampında Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF)’a ait bir klinikte hasta ve yaralıları tedavi ediyor.

DOMIZ MÜLTECİ KAMPI, Irak, 9 Mart (UNHCR) – Hassan bir koca, bir baba, bir doktor ve bir mülteci. Suriye’deki çatışmalardan geçen Mayıs ayında karısı ve en küçüğü üç haftalık olan iki çocuğuyla kaçtı. Yalnızca isminin kullanılmasını rica eden Doktor Hassan şimdi Irak’ın Kürdistan bölgesindeki Domiz mülteci kampında çalışıyor. UNHCR’ın ortaklarından olan Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) tarafından kurulan bir klinikte hasta ve yaralıları tedavi ediyor. Fırsat bulunca UNHCR’ın basın ve halkla ilişkiler ekibinden fotoğrafçı Brian Sokol ve Mohamed Abu Asaker ile bir söyleşi yapıyor.

Mültecilerin kış aylarında en çok karşılaştıkları sağlık sorunu nedir?

Boğaz ağrıları ve solunum problemleri ile eklem ve bel ağrıları büyük bir sorun. İnsanlar yalıtımsız çadırlarda yaşadıkları için büyük ölçüde soğuk havaya maruz kalıyorlar. Kalabalık nedeniyle de hastalıkların kişiden kişiye, sonra da çadırdan çadıra geçmesi kolay oluyor. Bağışıklık sistemleri daha zayıf olduğundan dolayı çocuklar yetişkinlere göre soğuktan daha fazla etkileniyorlar.

Bu riskleri en aza indirmek için ne yapılabilir?

Bilindik çadırlar yerine kış şartlarına göre hazırlanmış evlere veya yerden yüksek çadırlara ihtiyaç var. Kampta insanların sıcakta kalmalarını sağlamak için de daha fazla kerosen sağlanmalı. Çadırlarda nem oranı yüksek, bu da bakterilerin üremesine neden oluyor. Isıtma sistemi çadırları kurutarak bakterilerin ölmesini sağlar. Bu sayede çadırlar sıcak ve daha güvenli hale gelir. Özellikle çocuklar arasında ishal vakaları oldukça yüksek, ben günde en az 3 vaka görüyorum. Kampta daha fazla altyapıya ihtiyacımız var, özellikle de kanalizasyona. Hijyene en çok katkı sağlayacak şey bu.

Tıbbi yardım için kliniklere kimler geliyor?

En çok kampa yeni sığınanlar geliyor. Çünkü beslenmelerinin ve ortamın değişmesi bağışıklık sistemlerini zorlayarak onları hastalığa daha yatkın bir hale getiriyor. Ayrıca, burada sağlık hizmetleri Suriye’dekinden daha iyi sağlandığı için insanların tedavi için buraya geldiklerini görüyorum. Kronik hastalıkları olan, kansere veya diğer hastalıklara yakalanmış kişiler Suriye’de tedavi göremiyorlar.

Bir mülteci olarak yaşadığınız deneyimler sizi bu bağlamda daha iyi bir doktor haline getirdi mi?

Evet, tabii ki. 2006’da Suriye’de Iraklı mültecileri tedavi ediyordum. İki buçuk ay bonunca Irak-Suriye sınırında çalıştım. Bir gün mülteci olacağım aklıma bile gelmezdi. Bu tam bir kabus. Bir mülteci olarak insanların arasında bazılarına göre daha rahat oluyorum. Durumlarını ve buraya gelebilmek için neler çektiklerini anlıyorum. Kampta geldiğim gün MSF’de iş bulmadan önce bile derhal insanları tedavi etmeye başladım.

Suriye’den ayrılmanız gerektiğine ne zaman karar verdiniz?

Kararı Aralık 2011’de aldım, ama hemen ayrılamadık çünkü karım hamileydi. O doğum yaptıktan yirmi gün sonra ülkeyi terk ettik... Bizi karşıya geçirecek birini bulana kadar Suriye-Irak sınırına yakın bir köyde iki gece kaldık. Sınırı geçmek için 1.100 ABD doları ödedik. Ailemin güvenliği için ülkeyi terk ettim. Çocuklarımın yetim büyümelerini istemiyorum.

Karınız, çocuğunuz ve yeni doğmuş bebeğinizle Irak’a geldiniz. Sınırı bir çocuk ve 20 günlük bir bebekle geçmek karınızda nasıl bir etki yarattı?

Bu onun için kolay olmadı. Aslında oldukça zor oldu. Ama Suriye’de kalmalarına izin veremezdik, ayrılmaları gerekiyordu. Orada hayat çok zordu. Her yerde sağa sola ateş eden silahlı adamlar vardı. Ama bu benim savaşım değil, bunun bir parçası olmak istemiyorum.

Bize Suriye’yi terk ettiğiniz geceden bahseder misiniz?

Hayatımın en kötü yolculuğuydu. Bir arabayla 300 kilometre kadar gittik. Sonra Irak sınırına yakın bir evde kaldık. O gün hava çok sıcaktı. Orada yaşayan bir aile bizi evlerine aldı. İkinci gece arabada uyuduk. Üçüncü gün de sınırı geçtik. Ses çıkarmasınlar diye çocuklarıma uyku ilacı verdim. Ama uyumadılar; uyanıp fısıldaşmaya başladılar, korkmuşlardı.

Üç haftadan daha kısa süre önce karım sezaryenle doğum yaptığından dolayı uzun süre yürümesi çok zordu. Sık sık durması gerekiyordu. Ben eşyalarımızla ve büyük çocuğumuzla ilgileniyordum, karım da bebeğimizi taşıyordu. Bir ara düştüm ve karım ağlamaya başladı. Sınırı geçmemize yardım eden adamlar kalkmama yardım ettiler. Evden sınıra kadar iki buçuk saat yürüdük. Gece vakti düşe kalka yolculuğu tamamladık.

Irak’a varınca ne yaptınız?

Diğer tarafta bizi arkadaşımın evine götürecek olan araba bekliyordu. Birkaç hafta bu arkadaşımda kaldık. Yolculuğun zorluğu ve yorgunluğuna rağmen çok mutlu hissettim. Tüm aile olarak sağlıklı bir şekilde hedefimize ulaştığımız için oldukça rahatlamıştım.

Irak’ta olmakla ilgili en iyi şey nedir?
Güvende olmak. Ne istersem yapabiliyorum, istediğim yere gidebiliyorum. Çocuklarımın güvenliği ile ilgili de herhangi bir kaygım yok, en önemlisi de bu.

Suriye ile ilgili en çok neyi özlüyorsunuz?

Dağları, ailemi ve arkadaşlarımı özlüyorum. Güzel bir sosyal hayatımız vardı. En çok mangal yaptığımız günler aklıma geliyor. Gülmeyi ve beraber yiyip içmeyi özlüyorum. Ne olduğuna hala inanamıyorum. Umarım bir daha kimse bizim yaşadığımız şeyi yaşamak zorunda kalmaz.

Klinikteki işinizde sizi en çok mutlu eden nedir?

Hastalar oldukça mutlu, onları gülümserken görüyorum. İyileştikten sonra bazen yanıma gelip merhaba diyorlar. Bu da beni mutlu ediyor, önemli bir şey yaptığımı düşündürüyor. Kendimi iyi hissediyorum. Geçen hafta, önceden tedavi ettiğim yaşlı bir kadınla kampta rastlaştık. Öğle yemeğinde onlara katılmam için ısrar etti. Yardım ettiğiniz kişilerle aranızda bir bağ oluşuyor.