UNHCR Suriye’deki çatışmaların insan hayatı üzerindeki olumsuz etkileri konusunda uyarıda bulundu
UNHCR Suriye’deki çatışmaların insan hayatı üzerindeki olumsuz etkileri konusunda uyarıda bulundu
Yazı, 28 Şubat 2013
Zorla yerlerinden edilen insanlar genellikle kadınlara yönelik cinsiyet temelli suçlara ek olarak çocukların ve kadınların mağdur edilmesine ve insan onurunu çiğneyen başka pek çok duruma maruz kalıyor.
Cenevre, 27 Şubat (UNHCR) – UNHCR’ın korunmadan sorumlu en yüksek yetkilisi Suriye’deki krizin insanî etkileri konusunda uyarılarda bulunarak özellikle bulundukları yerleri terk etmek zorunda kalıp cinsiyet temelli şiddete hedef olan kişilere dikkat çekti.
Salı günü Cenevre’de BM İnsan Hakları Konseyi’nde bir konuşma yapan UNHCR’ın korumadan sorumlu Yüksek Komiser Yardımcısı Erika Feller konuyla ilgili şunları söyledi: “İnsanların yerlerini değiştirmeleri yalnızca evlerini veya ekonomik refahlarını kaybetmeleri anlamına gelmiyor. Bu durum kadınlara yönelik suçları, kadın ve çocukların kasten mağdur edilmelerini ve insan onurunu çiğneyen korkunç uygulamaları da beraberinde getiriyor.”
Hükümetler arası bir organ olan 47 üyeli İnsan Hakları Konseyi’nin toplantısında konuşan Feller ayrıca şunları söyledi: “Alınan bazı bilgilere göre Suriye’deki çatışmalarda taraflar birbirlerini yıldırmak için tecavüz ve cinsel şiddeti bir savaş silahı olarak giderek daha yaygın bir şekilde kullanmakta, böylelikle kimlik ve onur kavramlarını hiçe sayarak toplum ve ailenin sosyal dokusunu yok etmektedirler.”
Bu suçların genellikle kontrol noktaları gibi halka açık yerlerde işlendiğini belirten Erika Feller, bu durumun yerlerinden edilen insanların zaten maruz kaldıkları aşağılanma ve stresi daha da ağırlaştırdığını söyledi.
UNHCR verilerine göre krizin başladığı iki yıl öncesinden bu yana 920.000’den fazla kişi çevre ülkelere sığınırken iki milyon kişi ise ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldı. Dört milyondan fazla kişinin ise insani yardıma ihtiyacı olduğu kaydediliyor.
Alıkonulan çocuklarla ilgili işkence ve ölüm raporlarıyla erkek ve kız çocuklarına yönelik cinsel istismar raporlarının özellikle yürek parçalayıcı olduğunu belirterek çocukların yüksek şiddet riskiyle karşı karşıya olduğunu kaydeden UNHCR Yüksek Komiser Yardımcısı, çocuk mağdurlar konusunun Suriye krizinde ayrı bir yeri olduğunu söyledi.
Feller ayrıca mağdurlara sağlanan desteğin ve adaletin çoğu zaman yetersiz kaldığını belirterek bunun da suçların cezasız kalmasına neden olduğunu kaydetti.
Konseyin bu tür olayları aktif bir şekilde incelemesi ve tuttuğu taraf ne olursa olsun tüm kadın ve çocukların korunması için çağrıda bulunan Feller, barış görüşmelerine kadınların katılımı için zemin hazırlanması ve mağdurlara gereken ilginin gösterilmesi konusunda Konseyin üstlenmesi gereken görevlerin olduğunun da altını çizdi.
Erika Feller, öte yandan, mülteci nüfusunun daha önce görülmemiş bir ivme ile arttığını belirterek bu durumun mülteci kabul eden komşu ülkeler üzerinde büyük bir baskı oluşturduğunu kaydetti ve şunları söyledi: “Ürdün, Lübnan, Türkiye, Irak, Mısır ve Kuzey Afrika ülkeleri gibi mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerin her biri belli alanlarda örnek davranışlar gösterdiler. Ancak mevcut baskının bu ülkelerin kapasitelerini aşmasından endişe ediyoruz. Eldeki kaynaklar yetersiz ve tedarik süreçleri çok yavaş. Bu yükün yakın veya uzak başka ülkelerle paylaşılması konusu acilen gündeme gelmelidir.”
Erika Feller “Her zaman görmezden gelinmiş, ulusal veya hukuki kimliğe sahip olmayan bir nüfus” olarak tanımladığı milyonlarca vatansız kişinin durumuna da dikkat çekti ve UNHCR’ın hukuki ve siyasi alanda yürüttüğü çalışmalara rağmen vatansızlığın uluslararası kamuoyunda yeterince gündeme gelmediğinin altını çizdi. Ama yine de sevindirici bazı işaretlerin görüldüğünü belirten Feller, BM İnsan Hakları Konseyi’ni bu konuda yaptığı farkındalık çalışmaları nedeniyle tebrik etti.
UNHCR’ın, Konsey’in dünya üzerinde süregelen sayısız vatansızlık sorununun çözümü konusunda belirleyici bir rol oynayabileceğini düşündüğünü kaydeden Feller, şunları söyledi: “Çözülmeyen sorunlar mülteci sayısını büyük ölçüde artırıyor çünkü, Myanmar’ın Arakan eyaletindeki müslümanların durumunda olduğu gibi, mağdur insanlar güvenli bir ortama kavuşmak için bulundukları ülkeleri her şeyi göze alarak terk ediyorlar ve güvensiz deniz taşıtlarıyla yapılan yolculuklar çok sayıda insanın hayatına mal oluyor.”
Medyadan ve diğer kaynaklardan elde edilen bilgilere göre çoğunluğunu Myanmar’daki Rohingyasların oluşturduğu 500’e yakın kişi 2012 yılında gemilerinin parçalanması veya alabora olması nedeniyle hayatını kaybetti. Bu bilanço deniz yoluyla ülkesinden kaçan veya insan tacirleri tarafından kaçırılan insanlar için Hint Okyanusu’nun dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri olduğunu gösteriyor.
BM İnsan Hakları Konseyi insan haklarının geliştirilmesi ve korunmasının yanı sıra insan hakkı ihlallerine dikkat çekmek ve ilgili öneriler sunmak amacıyla 2006 yılında oluşturuldu. Konsey, yıl boyunca, insan haklarıyla ilgili alanına giren her türlü konuyu gündemine alıyor.