Kapat sites icon close
Search form

Ülke sitesini ara

Ülke profi̇li̇

Ülke web si̇tesi̇

Dadaab’da Savunmasız Kişilere Yardım Eli Uzatıldı

Dadaab’da Savunmasız Kişilere Yardım Eli Uzatıldı

11 Ağustos 2011 Ayrıca şu dillerde de mevcut:

Yazı, 11 Ağustos 2011

Somali'deki kuraklık ve çatışmalar sebebiyle ülkeden kaçmak zorunda kalan on binlerce kişi, aralarında özel bakıma muhtaç çocuklar ve yetişkinlerin de bulunduğu engellilerden ve yaralılardan oluşmakta.

DADAAB, Kenya, 10 Ağustos (UNHCR) – Bishara Hassan Hussein, sağ bacağı, dizkapağının hemen altından 45 derece açı ile dışa dönük şekilde doğdu.  Talihsiz kadın, bebeği vücuduna sarılı bir biçimde ilerlerken sanki vücudunun bir parçası ona ait değilmiş gibi hissediyor. Uzun süren yürüyüşleri sırasında Bishara, diz kapağındaki acıdan dolayı adeta kıvrandığını söylüyor.
Bishara’nın, Güney Somali’deki Dinsor’dan, Kenya’nın kuzeyinde bulunan Dadaab bölgesine ulaşabilmek için bu halde yedi gün yol katettiğine inanmak oldukça güç. Kırk yaşındaki talihsiz kadın için bu halde yolculuk yapmak tam anlamıyla bir çileye dönüşmüş olmalı. Ancak, Bishara zaten hayatı boyunca sakat bacağı yüzünden hakarete uğradığını ve kendini savunmasız hissettiğini söyledi.
Bishara, 10 yaşında, annesi ona vücudunun bir şekilde ‘delindiğini’ söylediğingetirdiğini söylediğinde kendisinin diğerlerinden farklı olduğunu hissetti. Köyünde yaşlı bir adamın dışında hiç kimse kendisi ile evlenmek istemedi. Bu yüzden babası yaşlı adamın teklifini hiç düşünmeden kabul etti. Hüssein, insanların kendisine ‘sakat’ dediklerini ve arkasından yürüyüp kendisi ile dalga geçtiklerini ifade etti.
Hüssein, Kenya’nın Dadaab bölgesine ulaştığında, UNHCR çalışanları tarafından karşılandı ve kendisine, yiyecek, barınma ve mutfak malzemeleri verildi. Hüssein, karşı karşıya kaldığı fiziksel engele çözüm bulunması adına, UNHCR’ın uygulayıcı ortaklarından biri olan Uluslararası Engelliler Derneği’ne yönlendirildi.
Kadına, kendine olan güvenini arttırması adına koltuk değneği verilecek aynı zamanda, fizyoterapi ve danışmanlık hizmeti sunulacak. Aynı derecede önemli olarak, kadına belkide hayatında ilk kez yargılanma ya da tacize maruz kalma korkusu yaşamadan içinde bulunduğu kişisel ve fiziksel zorlukları özgürce konuşabileceği bir ortam sunuldu.
Uluslararası Engelliler Derneği Operasyonlar Müdürü,  Jacob Kitiyo, ‘Engelli insanlar zorluklar karşısında iki kat daha savunmasız olmaktalar. Fiziksel durumları sebebiyle hırsızlık ya da daha kötü durumlara karşı kolay hedef haline geliyorlar. Bu nedenle, engelliler çoğu Somaliliden daha muhtaç hale gelmekte.’ dedi.
Kıtlık ve çatışmalar, on binlerce Somaliliyi sığınma ve yardım bulma amacıyla sınırları aşmaya zorlarken, UNHCR, spesifik ihtiyaçları olan insanlara yönelik daha farklı faaliyetler yürütmekte.
Örgüt, engellilere ve tıbbı desteğe ihtiyacı olan kişilere olabildiğince çabuk müdahale edilmesini garantilemeye çalışmakta.
UNHCR, aynı zamanda öksüz ve yetim veya istismar edilen çocukların bakımlarının sevgi dolu aileler tarafından üstlenilmesi konusunda çalışmalarını yoğun olarak sürdürmekte. Savunmasızların korunması meselesi, sadece kampa ulaşan mülteciler açısından değil ama aynı zamanda onlara ev sahipliği yapan topluluklar açısından hayati derecede önem taşımakta.
UNHCR’ın Dadaab’taki üç kampın korunmasından sorumlu yetkilisi Vincent Briard, ‘Şiddet ve kıtlık, toplulukların ve ailelerin hayatta kalma dirençlerini kırdı. Koruma unsurunun önemi, insanların onurlu ve güvenli bir yaşama tekrar erişebilmesini mümkün kılacak bir ortamın inşaa edilmesine yardımcı olmak.’ dedi. Özellikle geçtiğimiz iki ay içinde 70.000’den fazla mültecinin barındığı kurak bölgeler göz önünde bulundurulduğunda bunu gerçekleştirmek oldukça güç.
Kamp sınırlarının dışında Hawa Issack Mursal, çocuklarını korumak için elinden gelenin en iyisini yapmakta. Mursal, güney Somali’nin Aşağı Juba bölgesinden geldikten hemen sonra, yetersiz beslenme sebebiyle çocuklarından birini hastaneye yetiştirdi. Çiftin en küçük çocuğu Aden, ikiz kardeşi İbrahim ile birlikte ailesinin iki gün süren yolculuğu sırasında dünyaya geldi. Ancak İbrahim, yolda hayatını kaybetti. Aden ise rüzgara bile dayanmakta zorlanan derme çatma bir barınakta uyumakta.
Mursal, yeni doğan bebeğinin hayatta kalıp kalmayacağı konusunda oldukça endişeli. UNHCR’ın iş birliği içinde bulunduğu Sınır Tanımayan Doktorlar kuruluşunda görev alan Abu Bakr Mohamed adlı hemşire ‘Barınmaları için plastik kılıf ve yiyecekleri olmasına rağmen talihsiz kadın, düzgün bir barınak yapamayacak kadar yorgun.’ dedi. Barınacakları düzgün bir yer olmayan aile, insanların yaşadığı bölgede, sırtlanlara ve çeşitli tehlikeli koşullara karşı savunmasız hale gelmekte.
UNHCR, Dagahaley Kampı saha yetkilisi Roger Naylor, yardım sağlayan gruplar, Mursal’ı bölgedeki riskler hakkında uyardıkları için endişelerinden arındığını ifade etti. Hergün, sayıları artan mültecilerin arasındaki savunmasız insanların tespit edilmesi açısından topluma yardım sağlayan gruplar, söz konusu insanlara destek olunması bakımından hayati öneme sahip yöntemlerden birini temsil etmekte.
Mursal ailesi, tehdit altında olduğundan, ailenin genişletilmiş Ifo Kampı’na yerleştirilmesine öncelik verilmete. Söz konusu kampın, Kasım ayı sonuna kadar en az 90.000 mülteciye ev sahipliği yapabilecek duruma getirilmesi için UNHCR ve iş birliği içinde bulunduğu kuruluşlar, hızla çalışmalarını sürdürmekte.
Naylor, ‘Mültecileri, bir an önce yeni evlerine göndermemizi engelleyen bir neden yok. Fakat karşılaştığımız durumlar, içinde bulunduğumuz zorlukları vurgulamakta.’ dedi.
Mültecilere, istikrarlı ve onurlu bir yaşam sağlamak, yeni kamp alanlarının kurulmasını ve yeni gelenlerin kayıt altına alınmasını içeren zorlu görevin tamamlanmasının da ötesine geçmekte. Dadaab kamplarında yaklaşık 400.000 mülteci barınmakta ve çoğunluğu çocuklardan oluşan mültecilerin hepsi onurlu bir yaşamı haketmekte.
Hagadera Kampı’ndaki çocuk merkezinde 13 yaşındaki Mohamed, yerde oturmuş çiçek ve tarla resimleri çizmekte. Somali’nin güneyinde bulunan Bu’aale köyünde yaşayan ailesi kuraklık ve çatışmalardan dolayı canlarından bezdi. Köylerinden kaçmak zorunda kalmadan önce geçimlerini süpürge darısı, karpuz ve bezelye yetiştirerek sağlıyorlardı. Mayıs ayında ellerindeki her şey tükendiğinde Kenya’daki kamplara doğru yola koyuldular.
UNHCR’ın iş birliği içinde bulunduğu Çocukları Kurtarın (Save the Children) kuruluşunun çocuklara düşkünlüğü ile bilinen saha denetleyicisi 26 yaşındaki Hussien Omar, ‘Bu çocuklar daha önceleri ne yardım örgütleri ne de hükümet yetkilileriyle karşılaşmadılar. Tek gördükleri şey mermilerdi. Kamp, çocukların biraraya geldikleri, beraber oyun oynadıkları ve farklı türden sorunlarını paylaştıkları bir yer olmakta.’ diye ifade etti. Mohamed adlı küçük mülteci, resim çizmediği ya da oyun oynamadığı zamanlarda futbol oynamakta veya Etiyopya’dan gelen diğer mülteci çocuklarla beraber şarkılar söylemekte.
Kampta bulunan diğer kişiler için ise onurlu bir biçimde hayatlarını sürdürmeleri bir şeylerin bedelini ödeme korkusu olmadan geçmiş yaşamlarını hatırlamalarını sağlamakta. Çatışmalardan ve kayıplardan kaynaklanan yaralanmalar zaman zaman bunaltıcı olsalar da, geçmişe nazaran daha güvenli bir yerde yaşamanın yarattığı gözle görülür bir rahatlık var.
48 yaşındaki Mohamed Jamaa Omar Dadaab’daki bir hastane odasında yas tutmakta. Birkaç ay önce, Mogadişu’nun Bakara pazarında hamallık yapmaktaydı. Somali Hükümeti ve Al-Shabaab milis güçleri arasında çatışmalar patlak verdiğinde, milisler Omar’a silahlanıp kendileri ile birlikte çatışmaya katılmasını emretti.
Omar onlara katılmayı reddettiğinde ise, 10 yaşındaki oğlunu başından ve göğsünden vurarak anında öldürdüler. Daha sonrasında Omar’ı da karnından vurarak ölüme terk ettiler. Omar, ‘Ölümü ben de kabullenmiştim fakat diğe çocuklarımın babasız kalacakları düşüncesine katlamadım.’ dedi.
Etraftakiler, Omar’ı hastaneye götürdüler ve daha sonrasında Dadaab’daki Hagadera Kampı’na yerleştirildi. Belden felç olan Omar, ağır yaralarına rağmen Somali’de içinde bulunduğu koşullardan kurtarıldığı için duyduğu minneti dile getirdi.
Omar, ‘Mogadişu’daki hayat koşulları çok kötüydü. Her zaman savaş halindeyiz. Barışın hüküm sürdüğü bir ortama hiçbir zaman kavuşamadık. ‘Sürekli başına ne geleceği korkusu ile yaşıyorsun. Burada en azında güvendeyim. Gece yarısı silah sesleri ile uyanma korkusu yaşamıyorum.’ dedi.
Greg Beals, Dadaab/ Kenya